29 Nisan 2013 Pazartesi

BALIKESİR'DE GÜN BATIMI


Balıkesir’in sırtını yasladığı o metruk tepeliklerden gün batımını seyrediyorum. Bu muhteşem gurubu keşfeden sadece ben miyim ? Baharın zümrüt tonları akşam kızıllığıyla karışarak gözlerime ilahi dinlerin cennet tasvirlerinden mülhem bir ziyafet sunuyor. Uzaklarda çok uzaklarda ardında neler olup bittiğini bilmediğimiz, fakat ruhumuzu sıkan sıradanlığın ve yeknesaklığın ötesinde bir varoluş hali olabileceğini ümit ettiğimiz tepeliklerin munis çizgileriyle sükunet buluyor ruhum. Güneş bu saatlerde altından bir içki gibi kendisine açık kalplere süzülür ve sarhoş eder.

 


İşte o gurub rüzgarıda esiyor. Yeşil düzlüklere yayılmış koyun sürülerinden belli belirsiz gelen çıngırak seslerinde zamansızlığa ve sonsuzluğa dair çizgiler buluyorum. Aşağılarda zaman akıp geçerken olanca hızıyla ,şehrin dışındaki kırlarda bir ebediyet şarkısı terennüm edilmektedir.İşte bu şarkıdır gündelik mevzulardan sıkılan ruhumuzu feryat figan kırlara ve tabiata doğru ila nihaye çağıran ve bizi tatminsiz bir sergüzeştin kollarına sürükleyen

 

Her akşam bu yüksek tepelerden gün batımını seyreder ve aynı hissiyatı defaatle tecrübe ederim. Kimi zaman bir piyano melodisiyle yakalamaya çalışırken sonsuzluğu ,kimi zaman bir soprano nidasının titreyişleriyle yeryüzündeki yaşamın görkemine, ancak batan bir gün gibi geçiciliğine ve beyhudeliğine,fakat o beyhudelik ve fanilik içinde dahi zarafetine,letafetine ve asaletine,işte tıpkı şu güneş gibi bakar ve iç geçiririm.

 


Yaşamak başka nerede bu kadar güzeldir. Kanaatim odur ki şehrin dışındaki o metruk kırlarda derin bir hissiyat ve tefekkürle tecrübe edilen bir gurub  arzın güzelliğiyle meşhur herhangi bir noktasındaki manzaradan daha az tesirli değildir ruhumuza.

 

Gün tepelerin ardında batarken, aynı sonsuzluğun rüzgarla başını okşadığı ve bilmem kaçıncı kere yaşama uyanan otların çalıların ve tek tük bodur ağaçların gölgeleri bir şiir gibi varlığın asıllarını imleyen mecazi formlarda uzamaktadır. Vadilere saklanmış ağıllara doğru seyirten koyun sürüleri o ağır ve umursamaz tavırlarıyla karanlıkta kaybolmaktadır. Şehir ve insanlar farkında mıdır bilinmez ama onların kendilerini sonsuzca önemsediği şehirlere doğru bu metruk kırlardan bir kez daha akşam olmaktadır..